Engin Erkiner
Nuray konunun bir tarafını anlattı, diğer tarafı benimle ilgilidir, onu da
ben anlatayım. İbrahim ikide bir “Sen de her tanıdığın kadının parmağına yüzük takıyorsun”
derdi. Ben de “Yok canım, ne ilgisi var” derdim.
Dört kere evlendim, evlenmediğim kadınlar da oldu, ama aynı anda iki
kadınla hiçbir zaman ilişkim olmadı. Bende hep tek kadın vardır.
Buradan hareketle “İbrahim’in yaptığı yanlış, benimki doğrudur” demiyorum.
Çünkü bu konuda genel ilke yoktur denilebilir. Kişiye göre değişir ve ben de
kimsenin işine karışmam, daha doğrusu ilgilenmem.
Önemli olan açık konuşmaktır ve İbrahim de böyle yapardı.
Yıllar önce Milliyet gazetesinde Refik Erduran şöyle bir belirleme
yapmıştı: “Evleneceğim kadına baştan açık söylerim: Benden her şey bekle,
cinsel sadakat bekleme.”
Böyle açık konuşana bir şey denmez; kabul eden kadın eder, etmeyen etmez…
2010 yılı gibi hatırlıyorum. Facebook’ta bir sayfa açtım. İbrahim sordu,
nasıl gidiyor, diye… “Bir sürü arkadaşlık isteği geliyor, insanı sıkıntı
basıyor, epeyce kadın da var” dedim. “Sen onları bana yönlendir” dedi. Gülüp
“yok canım…” demiştim.
Nuray’ın anlattığı olaylardan bazılarına ben de şahit oldum. Bir yerde grup
olarak yemek yiyoruz, kadının birisi resmen asılıyor İbrahim’e. Kadının küçük
erkek çocuğu da “Baba” diyerek İbrahim’e sarılmaz mı!
Böyle şeyler Türk filmlerinde olur sanırdım ama yanımda oluyordu. İbrahim
telefon edip son sevgililerinden birisini çağırmak zorunda kaldı. Kadın geldi
de İbrahim’i kurtardı!
Devrimciler arasında kadın-erkek ilişkilerinde acı durumlar da az
yaşanmadı.
Almanya’ya yeni gelen Türkiye’den tanıdığım birisiyle konuşmuştum. Yıllarca
hapiste yatmış, tahliye olunca eşiyle birlikte ülke dışına çıkmıştı. Rahat
bırakmıyorlardı. “Bu kadını sevmiyorum ama on yıl beni bekledi. Ne yapayım
şimdi ben, ayrılamam ki!” demişti.
Böyle konularda kimseye akıl vermem ve zaten insan ne söyleyebilir ki?
Kadınlar cephesini bilmiyorum ama orada da az sorun yaşanmadığına eminim.
İnsanlar çift olarak şu veya bu nedenle ülke dışına gelirler. Bambaşka bir
ortam ve dahası kadın ve erkek farklı gelişmeye başlar, bir süre sonra ayrılık
kaçınılmaz olur.
İnsanlar ayrılabilir de ortada çocuk ya da çocuklar varsa o zaman kötü
oluyor.
Genel kural, kadının çocukları babaya karşı kullanmasıdır. Hepsi yapmaz ama
sık rastlanan bir olaydır. Aklınca intikam alıyor ama çocuğun hayatının içine
ediyor, farkında değil…
Bu konuda çok kötü örnekler yaşandı. Ayrıldıysan ayrıldın ama belirli bir
yaşa kadar çocukların sorumluluğunu ortaklaşa üstlenmek gerekir, ama nerede?
Neyse ki burada doğan kızım yaşanan olumsuzluklara rağmen bu duruma
düşmedi. Üniversitede hem de fizik gibi kazık bir bölümü bitirdi. Şimdi yüksek
lisans yapıyor ve bundan daha önemlisi kendine güvenen sağlam bir kişiliği var.
İbrahim’in çocukları da iyi geliştiler. Çocuklarıyla her zaman ilgilendi.
Tülin’in de büyük çaba gösterdiğini biliyorum.
Bunlar maalesef ender yaşanılan olaylardır.
Çiftler şu veya bu nedenle ayrılabilir, olabilir ama çocuğun gelişmesini
sağlamak gerekiyor…
Ülke dışında doğan özellikle erkek çocuklarının yetiştirilmesi zor iş. Devrimcilerin
erkek çocukları genellikle iyi gelişme göstermezler, kolayca serseri olurlar.
Biraz dikkat etmeyin, olabilirler ve o ortama bir kere girildikten sonra
çıkılması da kolay değildir. Bu konuda o kadar çok örnek var ki…
İbrahim bu konuda başarılıydı. Küçük oğlu da hatırladığım kadarıyla
üniversitede fizik bölümüne başlamıştı. Devrimcilerin bu konudaki yaygın
başarısızlığına düşmedi.