« Delikanlı bir çocuktu / Saçları kıvırcıktı / Gözleri ışıl ışıl gülerdi / Bıçkındı çalışkandı / Aşıktı sırılsıklam // Ölesiye sevdalı / Kurtuluşa tutkundu / Sözünden asla caymazdı / Sonsuzluğa gittiğinde / Paris’te sürgündü » İbrahim Yalçın

İBRAHİM YALÇIN İLE SON YILLAR (2): ÜÇÜNCÜ TARAF

Engin Erkiner


Eski Acilciler ve HDÖ’lülerin büyük kesimi Lazkiyeli Muhabarat ile internet ortamında kamuoyuna açık olarak süren örgüt tarihiyle ilgili kapışmaya katılmadı. İlginç değil mi, şu veya bu yönde taraf olması gerekenler katılmamayı tercih ediyordu ama bu tutumun sürdürülmesi mümkün de değildi. Çevrelerindeki insanlar mutlaka “Ne diyorsunuz?” diye soruyordu, bu nedenle de tutum belirlemeleri gerekiyordu. 

Belirlediler: Biz iki tarafa da karşıyız!

Aldığımız bilgiler yazdıklarımızın tamamına katıldıkları yönündeydi ama kendilerine göre bu işin açıkça yapılmaması gerekiyordu. 

Sitede yazan bazı arkadaşlar kendilerine katılım çağrısı yaptılar ama sonuç alamadılar. Şimdi tam hatırlamıyorum ama bir kere açık olmayan şekilde ben de çağrı yaptım, sonra da üzerine düşmedim. 

Üçüncü bir tarafın varlığı gerekliydi ve açıkçası yararlıydı da…

Bilgi kaynağına ihtiyacımız yok sayılırdı çünkü hem sitede yazanlar ve hem de yazmayanlar olarak geniş çevremiz ve bilgi kaynaklarımız bulunuyordu. Denilebilir ki kaynakların en fazla üçte biri sitede görünüyordu. Bu arkadaşlardan yepyeni, ulaşamayacağımız bilgiler alabileceğimizi de doğrusu tahmin etmiyorduk. 

Bu arkadaşların bir bölümünün Lazkiyeli Muhabarat ile bağının olduğunu da biliyorduk. Böyle bir durumda insanları iki taraftan birisini seçmeye zorlamak doğru olmazdı. Önemli olan o tarafa gitmemeleriydi… Önemli olan Lazkiyeli Muhabarat elemanının çevresindeki birkaç karanlık tiple birlikte yalnız kalmasıydı. 

Belirleyici olan buydu, bizim de eleştiriliyor olmamız değil…

İki tarafı da eleştirsinler, bizim için sorun olmazdı.

Çeşitli nedenlerle bizim tarafımıza gelemeyecek ama öteki tarafa da gitmeyecek insanlara gidilebilecek bir yer gerekliydi ve üçüncü taraf da böyle bir yer için uygundu.

Bu arkadaşlarla hiçbir sürtüşmeye girmedik, eleştirilerini duyduk ama çizgimizi sürdürdük. Sürtüşmenin gereği yoktu çünkü asıl işimiz bu değildi ve ek olarak da gittikçe ağır bastığımız için taraflardan birisi diğerini imha ettiğinde üçüncü taraf olmanın zemini kalmayacaktı. 

Söz konusu tipin Muhabarat elemanı olduğu zaten biliniyordu ama Mart 1978 operasyonunda polisle anlaştığı, ifadesinin de bu anlaşma çerçevesinde polis tarafından düzenlendiği, ülke çapında değişik bölgelerde yaklaşık 80 kişinin yakalanmasından sorumlu olduğu ortaya çıktıkça üçüncü tarafta bu herifle ilişkisi olanlar bu ilişkilerini kestiler. 

Bu arkadaşların da tabii kendilerine göre bir çevreleri vardı ve öğrendiklerini de bu çevrede yaydılar. Bu anlamda büyük başarı kazanmamızda bu arkadaşların da katkısı oldu. 

Üçüncü taraf da beklediğimiz gibi kendiliğinden kaybolacaktı. 

Burada bir başka konudan, internette ortaya çıkıp sonra da kaybolan bir tipten söz etmek istiyorum.

İbrahim Yalçın bu herifin internetteki ayrıntılı yazışmalarını bulmuş, düzenleyip yayınlıyordu. Herif küplere biniyordu ve fotoğraflı yazışmalarda neler ve de neler vardı. 

Muhabarat şefleriyle birlikte çektirdiği fotoğrafları mı ararsanız yoksa 15 günde bir rapor verdiğinden söz etmesini mi?

İbrahim bu yazışmaları yayınlarken internet adresime bir yazı geldi. Birisi internette dolaşırken bana rastlamış, psikolojik yardıma ihtiyacı varmış ve benimle iletişim kurmak istiyormuş!.. 

Fazlasıyla basit bir numara ve anlamamak mümkün değildi ama cevap yazdım ve dedim ki: “Hanımefendi internet aracılığıyla psikolojik yardım olmaz. Çevrenizdeki bir psikologa gidin daha iyi olur.”

“Kadın olduğumu nereden anladınız?”

“Kişinin yazılı ifadesinden cinsiyetini tahmin edebilirim.”

Konuyu derinleştirmek için devamlı yoklama yapıyordu ama aldırmıyordum.

Sonunda döküldü…

“Mihrac’ın Muhabarat olduğu kesindir ama MİT ile ilişkisi yoktur.”

“Siz bunu nereden biliyorsunuz?”

Sessizlik…

“Sizinle de konuşulmuyor!”

Ardından “Böyle devam ederseniz gideceğim” dedi. Benim de çok umurumdaydı zaten ve gitti.

“Sizi kim görevlendirdi?” diye sormadım. Sormaya gerek yoktu, belli oluyordu. 

Birkaç ay sonra CNN Türk’te üç eski istihbaratçının katıldığı bir programı izleyen bir arkadaş şöyle denildiğini duymuş: “Sol bizden ilerde… Eskiden olduğu gibi aralarına eleman sokamıyoruz.” 

Bunun özel olarak bizim için söylendiğini sanmıyorum, sonuçta herkes eski deneylerinden öğrenmiştir ama anladığım kadarıyla söylenen bizim için de geçerliydi.