« Delikanlı bir çocuktu / Saçları kıvırcıktı / Gözleri ışıl ışıl gülerdi / Bıçkındı çalışkandı / Aşıktı sırılsıklam // Ölesiye sevdalı / Kurtuluşa tutkundu / Sözünden asla caymazdı / Sonsuzluğa gittiğinde / Paris’te sürgündü » İbrahim Yalçın

İBRAHİM YALÇIN YAZISI

Engin Erkiner

 

Geçen bir yılda değişen fazla bir şey bulunmuyor. Arnavutluk 1912-1992 kitabını bitirdim, video yayını eskisi gibi sürüyor.

Belki şu da belirtilebilir, seninle anlaşamadığımız konu iyice açıklığa kavuştu. 

Sen eski arkadaşların bir araya toplanmasını ve birlikte mücadele etmesini isterdin. Ben de, boşuna ümitlenme, bu insanların bir şey yapmaya niyetleri yok, derdim. Niyeti olan kimseye sormaz ve yapar. Hataları olabilir, önemli değil, düzeltilir. 

Böyle bir niyet yok. İnsanlar yıllar öncesiyle uğraşıp avunuyorlar, daha doğrusu zaman geçiriyorlar.

Günün birinde karşılaşacak olursam bu insanlarla konuşmak istemem. 

Ne konuşacağız?

45 yıl önce şöyle olmuştu, neden böyle olmuştu? 

Başka işim mi kalmadı?

Bu arada şiddetli deprem nedeniyle Antakya konusu da tümden bitti.

İçimize Muhaberat ajanının sızdığı, İstanbul’a uzanan polis takibinin başladığı Antakya…

Denildiğine göre kentin üçte ikisi yıkılmış, ölü sayısı hayli yüksek… 

Hatırlıyorsun değil mi; adamın biri “Fidel Castro’nun Havana’ya girdiği gibi ben de Antakya’ya gireceğim” demişti. 

Hayatı palavra orasını biliyoruz da, şimdi girilecek kent de kalmadı. 

Tersine Türkiye, Suriye’ye girdi.

Başka da önemli bir şey yok…

Devam…